15 Temmuz 2016 gecesi, Türkiye tarihinde bir dönüm noktası olarak kaydedildi. O gece yaşanan darbe girişimi, sadece siyasi yapıyı değil, aynı zamanda da pek çok insanın hayatını derinden etkileyen travmalar bıraktı. Bu olaylar, yalnızca o gece yaşananlarla sınırlı kalmadı; arkasında bıraktığı izler, mağdurları yıllarca süren bir mücadeleye sürükledi. İşte o gece, vücudunda kurşun yarası alan bir kahramanın 9 yıllık acı dolu ama aynı zamanda ilham veren hikayesi…
15 Temmuz gecesi, Türkiye’nin her köşesinde insanları sokaklara döken bir karabasan gibi çökmüşken, içlerinden biri o akşam tesadüfen bir direnişin parçası haline gelmek zorunda kaldı. O gece, 37 yaşındaki Serkan Yıldız, eşinin hassas durumu nedeniyle eve dönmek için yola çıkmıştı. Ancak, aniden karşısına çıkan tanklar ve silah sesleri onun hayatını değiştirdi. Asker değil bir sivil olarak, vatanına sahip çıkma kararlılığı ile doluydu. O an yaşadığı korku ile sahip olduğu cesaret arasında kalırken, kalabalığın içine karıştı. Çevresine baktığında, pek çok insanın vatanı için canını vermeye hazır olduğunu görmek, ona bir güç verdi.
Silahlı ve koşan insanlardan kaçarken, bir anda bir kurşun vücuduna isabet etmesiyle hayatı boyunca unutamayacağı bir anın parçası oldu. Bir anlık dalgınlığında hissettiği acı, hayatının geri kalanına etki edecek olan hikayesinin başlangıcıydı. Yıldız, o gece vücuduna isabet eden kurşunla birlikte yalnızca fiziksel bir yaralanma yaşamadı, aynı zamanda travmanın derin duygusal izlerini de taşımaya başladı. Yüzlerce insanın hayatını kaybettiği ve binlercesinin yaralandığı o gece, onun için sadece bir kurşun değil, aynı zamanda bir inkâr ve direniş hikayesiydi. Yaralı olmasına rağmen hayatta kalmayı başardı fakat sadece fiziksel değil, ruhsal bir savaşın da fitilini ateşlemişti.
O gece yaralanan Serkan Yıldız, yoğun bakımda geçirdiği günlerin ardından yıllar sürecek bir rehabilitasyon sürecine girdi. Fiziksel yaralarının geçmesi, ruhsal yükünün ve acılarının da zamanla kaybolacağı anlamına gelmiyordu. 9 yıl boyunca, yalnızca vücudundaki yaraları değil, aynı zamanda yaşadığı derin psikolojik travmayı da tedavi ettirmeyi hedefledi. Bu süre zarfında pek çok kez tıbbi müdahaleye maruz kalan Yıldız, bu süreçte yaşadığı kayıplarla yüzleşmek zorunda kaldı. Çeşitli seminerlere katıldı, psikologlarla çalıştı ve sosyalleşmek için mücadele etti. O gece, özgürlüğü için koşan bir insan, bu deneyimlerin sonucunda hayatını yeniden inşa etme çabasına girdi.
Bugün, Serkan Yıldız, aynı zamanda bir aktivist olarak da tanınıyor. 15 Temmuz’un kurbanlarıyla dayanışmayı önemseyen Yıldız, başkalarının acılarını da kendi acıları gibi görerek mücadele etmeye devam ediyor. Kendi yaşadığı deneyimlerin ışığında, diğer mağdurların sesini duyurmak için çabalıyor. 'Acılarımızı paylaşmak, sadece bizim için değil, toplum için de önem taşıyor,' diyor Yıldız, acılarıyla yeniden doğuşunu anlatırken. 15 Temmuz’un yarattığı travmayı bertaraf etmek ve geleceğe umut taşımanın bir yolunu bulmak, onun için hayatta kalmanın ötesine geçmek demek.
Sonuç olarak, 15 Temmuz gecesi yaşanan olaylar, yalnızca bir siyasi hareket olarak değil, aynı zamanda insanlar üzerinde derin izler bırakan bir trajedi olarak da anılmaktadır. Serkan Yıldız gibi birçok kişi, bu olayların acı mirasını taşımakta ve bunu toplum için bir farkındalık yaratma yolunda bir güç kaynağı haline getirmektedir. 9 yıl sonra bile, bu tür kayıplar ve yaşananlara dair hikayelerin anlatılması, sadece geçmişin acılarını hatırlatmakla kalmayıp, yeni bir başlangıç için de umut ışığı olmaya devam ediyor.