Son günlerde Türkiye’nin gündemini sarsan bir cinayet davasında, Erva Açıkgöz’ün katledilip cesedinin parçalara ayrılmasıyla ilgili gelişmeler yaşandı. Genç kızın ailesi ve toplum, adaletin yerini bulmasını beklerken, mahkeme sonunda katil için ceza kararını açıkladı. Olay, adalet sistemimizin neleri sorgulaması gerektiğini bir kez daha gündeme getirdi.
Erva Açıkgöz, yalnızca 19 yaşındaydı. Hayalleri ve umutları olan genç bir kadın olarak, ailesinin ve arkadaşlarının sevgisini kazanmıştı. Ancak 2022’nin ortalarında, Erva’nın hayatı bir gecede sona erdi. Genç kadın, geçtiğimiz yaz aylarında bir kişi tarafından aldatıldı ve sonra hunharca katledildi. Olayın ardından cesedi parçalanarak farklı yerlere bırakıldı. Bu olay, Türkiye'de genç kadın cinayetlerine karşı yükselen tepkilerin arka planında yer alıyordu. Erva’nın katili olarak yargılanan kişi, suçunu kabul etmeyerek savunma yapıldı. Ancak sunulan iddialar, olayın detayları karşısında oldukça zayıf kaldı.
Hukuki sürecin başladığı günden itibaren, Erva’nın ailesi sürekli olarak adaletin peşinde koştu. Mahkeme, katilin cezasını belirlemek amacıyla bir dizi duruşma gerçekleştirdi. Dava boyunca, sanığın savunmaları sıkça çelişkiler içermekteydi. Erva’nın ölümünden önceki zaman diliminde katilin, kızın sosyal medya hesaplarından izler bırakması ve olay günü kendisiyle ilgili tanık ifadeleri, mahkemede önemli kanıtlar olarak yer aldı. Sonuç olarak, 19 yaşındaki Erva’nın hayatını sonlandıran kişinin, cinayet ve cesedi yok etme suçlarından yargılanmasına karar verildi. Şimdi gözler, tüm bu sürecin sonunda verilen ceza üzerinde. 20 yıl hapis cezasıyla sonuçlanan davada, toplumda ‘yetersiz ceza’ tartışmaları yeniden alevlendi.
Bu olay, Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve cinayetlere karşı büyük bir duyarlılık oluşturdu. Erva'nın yaşadığı acı, sadece ailesini değil, tüm toplumu etkiledi. Bu tarz olayların önlenmesi için, yasal düzenlemelerin güçlendirilmesi ve toplumsal bilinçlenmenin artırılması büyük bir gereklilik olarak öne çıkıyor. Ülke genelinde pek çok yerden yapılan açıklamalar, kadınların yaşam haklarının korunması konusundaki kararlılığı artırarak, benzer durumların bir daha yaşanmaması için atılacak adımlara dikkat çekiyor.
Bu trajik olayda, Erva Açıkgöz’ün anısının yaşatılması ve adaletin sağlanması, hala çözülmesi gereken çok sayıda soru işareti ile dolu. Şimdi, herkesin merakla beklediği soru şu: Erva’nın katilinin cezası, diğer benzeri davalara bir örnek teşkil edebilecek mi? Adaletin sağlanması adına yapılan çalışmaların, toplumsal farkındalığı artırmayla yetinmemesi, bu tür olaylarla bir daha karşılaşmamamız adına ne yazık ki zorunluluk haline geliyor. Sonuç olarak, Erva’nın katili için verilen ceza, daha adil bir yaşam isteyen herkes için bir sembol haline gelmesi gerekirken, sosyal ve adalet sistemlerindeki eksikliklerin bir yansıması olarak da kabul edilmelidir.
Türkiye’de kadın cinayetleri her geçen gün artarken, bu tarz haberlerin medyada yer bulması, toplumsal bilinçlenmeye katkı sağlıyor. Erva Açıkgöz gibi genç kızların hayatlarının sona ermesini engellemek için hepimize düşen büyük sorumluluklar var. Bu sorumlulukları yerine getirme zamanının geldiği açıktır. Sonuç olarak, adaletin yerini bulması umuduyla, Erva'nın anısını yaşatmaya devam edeceğiz. Onun hayatı ve kaybı, sesimizi duyurmak ve değişim yaratmak adına bir motivasyon kaynağı olmalıdır.